Mustafa Zaim Kimdir? Edebiyat Perspektifinden Bir İnceleme Kelimenin Gücü: Bir Edebiyatçının Girişi Kelimenin gücü
8 YorumYazının Büyüsü Blogu Yazılar
Kelimelerin Gök Kubbesinde: Türk-İslam Gök Bilimcilerinin Edebî İzleri Bir kelimenin, bir cümlenin, bir düşüncenin göğe baktığı an vardır. İnsanoğlu, gökyüzüne baktığında yalnızca yıldızları değil, kendi kaderini de okumaya çalışmıştır. Gök, bir metindir aslında; yıldızlar ise Tanrı’nın mürekkebiyle yazılmış harfler… Bu metafor, Türk-İslam dünyasının gök bilimcilerinde vücut bulur. Onlar, göğün dilini çözmeye çalışan bilge şairlerdi; matematiği bir ölçü, astronomiyi bir vezin gibi kullandılar. Bir Medeniyetin Göğe Yazdığı Şiir Türk-İslam medeniyeti, yalnızca savaş meydanlarında değil, bilimin en derin katmanlarında da iz bıraktı. Gök bilimi, onların dünyasında Tanrı’nın kudretine açılan bir kapıydı. Edebiyatın ruhla kurduğu ilişkiyi, astronomi akılla kuruyordu. Bir divan şairinin “felek”…
Yorum BırakKamulaştırma davası kime açılır? (Derinlemesine bir yolculuk) Bir kavşakta durduğunuzu düşünün: Bir yanda planlanan yol, diğer yanda yıllardır anılar biriktirdiğiniz ev… “Kamulaştırma davası kime açılır?” sorusu, işte tam bu kavşağın hukuk dilindeki karşılığı. Bu yazıda kökenlerden bugüne, bugünden yarına uzanıp, hem pratiği netleştirecek hem de geleceğe dair cesur sorular soracağız. Hadi, beraber düşünelim. Kökenler: “Kamulaştırma davası” tek bir dava değildir “Kamulaştırma davası” derken aslında birkaç farklı hukuki kulvardan söz ediyoruz: Bedel tespiti ve tescil davası: Kamulaştırmayı yapan idare (belediye, bakanlık, kurum) davacıdır; kamulaştırılan taşınmazın maliki (ve varsa diğer hak sahipleri) davalı olur. Yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesidir.…
Yorum BırakKamera Hangi Dil? Bilimsel merak, çoğu zaman basit bir soruyla başlar. “Kamera” kelimesi, hepimizin günlük hayatında sıkça kullandığı bir sözcük. Ama hiç düşündün mü, bu kelimenin kökeni nereden geliyor, hangi dilden bize ulaştı? Bugün seninle bu sorunun peşine düşelim. Fotoğraf makinelerinden sinema perdelerine kadar uzanan bu kelimenin, yüzyıllar öncesine dayanan bilimsel ve dilbilimsel bir yolculuğu var. Bir Sözcüğün Hikâyesi: “Camera”dan “Kamera”ya “Kamera” kelimesi aslında Latince kökenli. Latince camera sözcüğü “oda” ya da “kubbe” anlamına geliyor. Bu kelime, Yunanca kamara (καμάρα) kelimesinden türemiştir. Yunanca kökte “kemer” ya da “kavisli tavanlı oda” anlamı vardır. İlginç bir biçimde, kelimenin asıl anlamı fotoğrafla değil,…
Yorum BırakOrijinal Türkçe Karşılığı Taklit midir? Kültürün Kopyaları Üzerine Antropolojik Bir Düşünce Bir antropolog olarak, kültürlerin nasıl birbirinden etkilendiğini, nasıl dönüştüğünü ve bazen de nasıl birbirine benzediğini incelemek her zaman büyüleyici olmuştur. “Orijinal Türkçe karşılığı taklit midir?” sorusu, yüzeyde basit bir dil tartışması gibi görünse de aslında insanlık tarihinin en derin meselelerinden birine işaret eder: özgünlük ve benzerlik. Çünkü her kültür, kendine ait bir kimlik yaratırken diğerlerinden izler taşır. Bu yazı, kelimelerin ötesine geçerek, taklit ve orijinalliğin insan toplumlarındaki anlamını antropolojik bir bakışla sorguluyor. Kültürün Aynaları: Orijinallik ve Taklit Arasındaki İnce Çizgi Antropoloji, bize gösterir ki hiçbir kültür tamamen orijinal değildir.…
Yorum BırakMotor İndike Gücü Nedir? – Tarihin Dişlilerinden Günümüz Mühendisliğine Bir Yolculuk Bir tarihçi olarak bazen, sanayi devriminden bugüne kadar uzanan o buharlı seslerin arasında kendimi kaybolmuş bulurum. Motor indike gücü kavramı, kulağa teknik bir terim gibi gelse de, aslında insanlığın güçle kurduğu ilişkinin öyküsüdür. Gücü ölçmeye, kontrol etmeye ve yönlendirmeye duyulan merak, insanlığın tarih sahnesinde attığı en büyük adımlardan biridir. Buharlı trenlerin sisli sabahlarında başlayan bu serüven, bugün içten yanmalı motorların, elektrikli araçların ve hatta uzay araçlarının kalbinde yaşamaya devam ediyor. — Tarihin İlk Güç Arayışları: Kas Gücünden Buhara İlk çağlarda güç, insanın kendi bedeninde başlıyordu. Kas gücüyle taş taşımak,…
Yorum BırakGürültü İnsan Sağlığını Nasıl Etkiler? Sessizliğin Kıymetini Yeniden Düşünmek Sanayi Devrimi’nden bu yana dünya, giderek daha gürültülü bir yer hâline geldi. Fabrikalar, motorlar, şehir trafiği, uçaklar, hatta dijital cihazların bile çıkardığı sesler; modern çağın görünmez kirleticileri arasında. Gürültü kirliliği artık yalnızca bir rahatsızlık değil, doğrudan insan sağlığını etkileyen ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak kabul ediliyor. Peki gürültü insanı nasıl etkiler? Bu sorunun cevabı hem biyolojik hem psikolojik hem de toplumsal katmanlarda gizli. Gürültünün Tarihsel Arka Planı: Sessizlikten Sanayiye İnsanlık tarihinin büyük kısmı sessizlikle çevriliydi. Antik şehirlerde ses, toplumsal düzenin bir göstergesiydi. Örneğin Roma’da belirli saatlerde çan sesi bile yasaktı;…
Yorum BırakGücü Yetme Ne Demek? Ekonomik Gücün Görünmeyen Sınırları Bir Ekonomistin Düşünce Notları: Sınırlı Kaynaklar, Sonsuz İstekler Her ekonomik analiz, aslında basit bir gerçeğin etrafında döner: Kaynaklar sınırlıdır, ancak insan ihtiyaçları sonsuzdur. Bu dengenin içinde “gücü yetme” kavramı, hem bireysel hem toplumsal düzeyde derin anlamlar taşır. Bir ekonomist olarak sık sık düşünürüm; “Bir şeyin bedelini ödemek yalnızca parayla mı ilgilidir, yoksa zaman, emek ve fırsatlar da bu denklemin içinde midir?” Gücü yetmek, ekonomik açıdan sadece bir mal veya hizmeti satın alabilme kapasitesi değildir. Aynı zamanda fırsat maliyetlerini, gelir dağılımını ve kaynaklara erişim eşitsizliğini de içine alan çok katmanlı bir kavramdır. Çünkü…
Yorum BırakDavaya Katılmama Durumunda Ne Olur? Geleceğe Yönelik Bir Bakış Bazen hayatın akışında bizi beklenmedik kararların eşiğine getirir. Bir mahkeme celbi aldığınızda ve o davaya katılıp katılmama konusunda tereddüt yaşadığınızda, bu yalnızca bugünü değil, geleceği de şekillendirebilecek bir yol ayrımında olduğunuz anlamına gelir. “Gitmezsem ne olur?”, “Bu karar toplumda neyi değiştirir?” gibi sorular, sadece hukuki sonuçlara değil, toplumsal dönüşümlere de kapı aralar. Gelin birlikte, geleceğe dair olasılıkları hayal ederek ve farklı bakış açılarını masaya yatırarak bu konuyu derinlemesine inceleyelim. Hukukun Geleceği: Davaya Katılmamanın Yeni Anlamı Bugün davaya katılmamanın sonucu genellikle nettir: zorla getirilme, para cezası, hatta bazı durumlarda tutuklama. Ancak gelecekte…
Yorum BırakGöz Doldurmak Nedir? – Antropolojik Bir Bakışla Kültürlerin Takdir Dili Bir Antropoloğun Davetkâr Girişi İlk kez saha çalışması için uzak bir köye gittiğimde yaşlı bir kadının şöyle dediğini duymuştum: “Bu genç kadın göz dolduruyor.” O an, kelimenin sadece bir övgü değil, bir toplumsal kabul töreni olduğunu fark etmiştim. Antropolog olarak, her kelimenin bir kültürün içinde taşıdığı derin anlamları keşfetmeyi severim. “Göz doldurmak” ifadesi de bunlardan biridir — sadece bir başarı ya da beğeni ifadesi değil; aynı zamanda bir değer aktarımı, bir ritüel onay biçimidir. Bu yazıda “göz doldurmak” deyimini, ritüellerden sembollere, topluluk yapılarından kimlik inşasına kadar geniş bir antropolojik mercekten…
Yorum Bırak